Translate

İzleyiciler

biology etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
biology etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Temmuz 2011 Pazar

Dinozorların rengi nedir - Dinozorlar ne renktir

Manchester Üniversitesi bilim insanları, 10 milyon yıl önce yaşayan dinazorların ten rengi ve tonlarının neye benzediğiyle ilgili ilk kez bir fikir ortaya koydu.
Uzmanlar, geliştirilmiş bir ışın tekniğiyle tarih öncesi devirde yaşayan bu hayvanlarla ilgili ipuçları ortaya çıkardı.

27 Haziran 2011 Pazartesi

Uzaylı bebek

Tayland'ta bulunan uzaylı benzeri ceset herkesi şaşkına çevirdi.

Bir inekten ölü doğduğu iddia edilen ceset yakından incelendiğinde bir bebeğe benziyor.

Yöre halkını şaşkına çeviren cesedin bir uzaylıya ait olduğunu iddia edenler de oldu.
Ancak yöre halkı buldukları bu cesede kendi geleneklerini uyguladı.

Üstüne pudra döktükten sonra kötülükleri kovmak için cesedi yakan köylüler bu şekilde ruhun huzur içinde yeniden doğacağına inanıyor.

26 Haziran 2011 Pazar

Sağır arılar dans ile haberleşiyor!

Koloniler halinde gezen arıların haberleşme yöntemi bilim adamlarını hayrete düşürüyor.
Sağır olmaları sebebiyle sesli iletişim kuramayan arıların dans ederek anlaştığını belirten Uludağ Üniversitesi (UÜ) Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Tayar, yiyecek kaynağının kovana uzaklığı, doğrultusu, zenginliği gibi gerekli her türlü bilginin bu dansta gizli olduğunu söyledi.

Küçük adımlarla büyük değişimler

Beslenme alışkanlığı ve hayat tarzındaki küçük değişikliklerin, uzun vadede kiloyu etkilediği belirlendi.
ABD'nin Harvard Üniversitesi'nden bilimadamları, 20 yıl boyunca ve 4 yıllık dönemler halinde 3 gruba ayırdıkları sağlıklı, normal kilodaki 120 bin kadın ve erkeğin beslenme alışkanlıklarını ve nasıl yaşadıklarını izledi.

23 Haziran 2011 Perşembe

İnsan manyetik alanı algılıyor!

 Bilim insanları, yaptıkları deneylerde bugüne kadar altıncı his olarak bilinen şeyin insanların “manyetik alanları tespit edebilme” kapasitesi olabileceğini ortaya koydu.

Reppert ve ekibinin gerçekleştirdikleri deneylerde, meyve sineklerinde bulunan ve “kriptokrom” (cryptochrome) olarak bilinen bir protein yerine, aynı proteinin insan retinasındaki versiyonu nakledildi.

Normal meyve sinekleriyle, modifiye edilen sinekler T şeklinde labirente kondu. Sineklerin üzerlerine yerleştirilen küçük bobinler aracılığıyla manyetik alan oluşturuldu. Reppert ve meslektaşları, modifiye edilmiş sineklerin oluşturulan manyetik alana saptıklarını gördü.

Sonuçta, insanlarda bulunan proteinin manyetik alan detektörü işlevi gördüğü anlaşıldı. Ancak insanların bu proteini manyetik alanları görebilmek için kullanma yeteneğine sahip olup olmadığı bilinmiyor.

Massachusetts Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Steven Reppert, “Manyetik alanların hayvanların göç etmesinde ne kadar önemli rol oynadığı biliniyor. Belki de bu protein insanların da manyetik alanları tespit etmesine yarayabilir” ifadesini kullandı.

UZAY VE ZAMANI FARKLI ALGILIYORLAR

Deniz kaplumbağaları ve göçmen kuşları dahil birçok hayvanın yön bulmak için kullandığı manyetik alan hissetme yeteneği, aynı zamanda görsel uzayı algılamakta da faydalı olabilir.

15 Haziran 2011 Çarşamba

''Tüm Kan Gönüllüleri'' grubu hayat kurtarıyor

Sanal alemde oluşturdukları ''Tüm Kan Gönüllüleri'' grubuyla kan ihtiyacı bulunan hasta yakınlarıyla iletişime geçerek onlara kan bulmaya çalışan ekip, 16 bin gönüllü üyesiyle sosyal ağlar üzerinden yaklaşık 40 bin kişiye ulaşıyor.

Soruları yanıtlayan grup üyesi Melih Serdaroğlu, ekibin Aydın, Antalya, Ankara, Eskişehir ve Balıkesir'den 6 kişinin internet ortamında buluşmasıyla 2008 yılının Mart ayında kurulduğunu söyledi. Amaçlarının kan arayışlarına çözüm bulmak, internet sitelerinde gezen asılsız mesajlara ve çeşitli sitelerde düşüncesizce yayımlanan geçersiz üye telefon numaralarına düzenleme getirmek olduğunu belirten Serdaroğlu, bu çalışmalarla birçok hastaya yardımcı olabildiklerini ifade etti.

Astronot uzay hastalığına tutuldu

Japon astronot, uzay hastalığına tutuldu.

Uluslararası Uzay İstasyonu'na (UUİ) bir hafta önce giden Satoşi Furukava, twitter hesabında, "Uzay hastalığına yakalandım. Gerçekten kötü hissediyorum, özellikle de başımı aniden hareket ettirdirdiğimde. Başım ağır geliyor. Yardım edin" diye yazdı.

13 Haziran 2011 Pazartesi

Yaşam uzaydan mı geldi?

Göktaşı üzerinde yapılan analizler Dünya'daki yaşamın uzaydan kaynaklandığını gösteriyor.
11 yıl önce Kanada'ya düşen meteorun parçaları, yaşamın yapıtaşlarının uzaydan geldiğine dair güçlü kanıtlar sunuyor.

Britanya Kolombiyası'ndaki Tagish Gölü'ne düşen kaya parçalarında bir organik karışımına rastlandı. Bu bileşimler, amino asit ve monokarbokslik asitler içeriyor. Bunlar, Dünya üzerindeki ilk basit hayat formlarının evrimi açısından temel önem taşıyan moleküller.

İleri düzey kanser cihazı!

Kanseri hücre düzeyinde tespit eden ileri düzey cihazı tanıtıldı.

Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi(SDÜ) Araştırma ve Uygulama Hastanesi Nükleer Tıp Anabilim Dalı'nda hizmete giren Pozitron Emisyon Tomografi Bilgisayarlı Tomogrofi (PET-BT) cihazı, düzenlenen bir toplantı ile tanıtıldı.

1 Haziran 2011 Çarşamba

Facebook beyinlerimizi kontrol mu ediyor?

Facebook ve akıllı telefonlar bizi değiştiriyor.

İnternet bbloğunda diyet haberinin ne işi var demeyin, haberimizi okuyun...


Teknoloji ve beraberinde getirdiklerini her zaman konuşuyoruz. Fakat teknolojinin zararları hakkında, özellikle de beynimize verebileceği zararlar hakkında çok fazla bilgimiz yoktu. Facebook, Twitter, televizyon, telefon derken bir anda her yanımızı çevreledi teknoloji.

21 Mayıs 2011 Cumartesi

Hasar gören kalbe yara bandı!

ABD’li bilimadamları kalp krizinden ölümleri azaltacak önemli bir buluşa imza attı.

Uzmanlar, hasarlı kalbi onaran yara bandı geliştirmeyi başardı.
Karbon içeren ve kalınlığı bir saç teline eşit olan bantın üzerinde sağlıklı kalp hücreleri bulunuyor. Kalbe ‘yapıştırılan’ bant yeni hücre gelişimini sağlayarak hasarlı bölgeyi onarıyor. Rhode Island Eyaleti’ndeki Brown Üniversitesi tarafından geliştirilen bant sadece kalp krizinde değil diğer kalp hastalıklarının tedavisinde de kullanılabilecek.

Dedikodu beynimizin bir parçası

Beyin üzerinde yapılan bir araştırma, dedikodunun karakterden gelmediğini, tersine beynin "bir parçası" olduğunu gösterdi. Dahası, ilkel insanların evriminde bile dedikodu önemli bir rol oynadı.

Science dergisinin yayımladığı araştırmanın sonuçları, insan beyninin dedikoduya cevap verme yeteneği olduğunu gösterdi. Araştırmaya göre, negatif dedikodular görsel sistemimizin belli bir yüze gösterdiği tepkiyi doğrudan etkiliyor.
Araştırma ekibinin başındaki isim, Northeastern Üniversitesi’nden Lisa Barrett, “Dedikodular, kimin düşmanınız ve kimin arkadaşınız olduğunu belirlemenizde size yardımcı oluyor” dedi.

14 Mayıs 2011 Cumartesi

Kadınların biyolojik saatinin erkeklerinkinden daha hızlı ilerlediği ortaya çıktı.

Kadınların biyolojik saatinin erkeklerinkinden daha hızlı ilerlediği ortaya çıktı.

Uyanıklık-uyku, kalp-damar, sindirim, bağışıklık sistemleri, bazı hormonların salgılanması gibi önemli biyolojik faaliyetleri kontrol eden biyolojik saatin hızının cinslerde aynı olmadığını belirten bilimadamları, saat bilgisi verilmeyen ve bu bilgiye ulaşma imkanı olmayan bir ortamda 18 ila 74 yaşlarında 52 kadın ve 105 erkeğin biyolojik saatinin ilerleyiş hızını 2 ila 6 hafta inceledi.

5 Mayıs 2011 Perşembe

Mağarada 25 bin yıllık resimler!

İspanya'nın kuzeyindeki bir mağarada, yaklaşık 25 bin yıl önce çizilmiş resimler bulundu.

İspanyol yetkililer, antik yerleşimlerle ilgili işaretler arayan arkeologlar tarafından tesadüfen bulunan mağara resimlerinin, tarih öncesi insanlar tarafından çizildiğini söylediler.
Mağaranın duvarına çizilmiş kırmızı renkteki at ve insan elleri resimlerinin, zaman içinde çok bozuldukları için fark edilmesinin zor olduğu ve Altamira Mağarası’ndaki resimlerle hemen hemen aynı zamanda çizildiği belirtildi.

İntihara teşebbüs riski saptanabilecek

Beynin ç ekilen MR görüntüleriyle kişinin intihar teşebbüs riski belirlenecek.

Beynin iki lobunu birbirine bağlayan küçük bir bölümün "zayıflamasının" intihar eylemlerinin kaynağı olabileceği, MR ile iintihara teşebbüs riskinin belirlenebileceği iddia edildi.
Fransız ve Avustralyalı bilimadamlarının yaptığı araştırmaya, 21'i en az bir kere intihara teşebbüs etmiş, 180'i depresif, 65 yaş ve üzerindeki 435 kişi katıldı.
MR, iki lobun arasındaki "korpus kallosum" bölümünün intihara teşebbüs edenlerde daha küçük olduğunu gösterdi.

Kuş büyüklüğünde karınca!

ABD'de bilim insanları dev bir karıncanın fosilleşmiş kalıntılarını buldu.
Yaklaşık 5 santimetre uzunluğundaki karınca şişkin kuyruk kısmıyla dikkat çekiyor.
Bundan yaklaşık 50 milyon yıl önce yaşamış olduğu düşünülen karınca, bugüne değin rastlanılan en büyük karınca türlerinden biri.
Fosil, Wyoming eyaletinde eskiden göl olan bir yüzeyin altında keşfedildi.

3 Mayıs 2011 Salı

Anneler Günü için en sağlıklı seçeneklerden biri: Life Fitness X3 Cross Trainer

Anneler Günü için en sağlıklı seçeneklerden biri: Life Fitness X3 Cross Trainer olacak.

Tüm vücudu aynı anda ve zorlamadan çalıştıran bir fitness mucizesi olan Cross Trainer, yüksek kalori yakımını sağlarken, motivasyonu artıran birçok egzersiz programı ile adeta tek başına bir spor salonu gibi çalışıyor…
X3 Cross Trainer kısa sürede büyük etki...

30 Nisan 2011 Cumartesi

Kök hücre araştırmasının önü açıldı

ABD'de bir temyiz mahkemesi, insan embriyonundan elde edilen kök hücre araştırmalarının vergi gelirleriyle finanse edilmesini yasaklayan bir alt mahkemenin kararını bozarak, Başkan Barack Obama yönetiminin de desteklediği araştırmalara onay verdi.

29 Nisan 2011 Cuma

Korkunun kokusunu alabiliyoruz!

Romanların klişelerinden biri olan “korkunun kokusu” bilimsel olarak kanıtlandı.

Yapılan bir araştırmaya göre insanlar, karşısındakinin stres altında olduğunu ya da korktuğunu vücutlarının salgıladığı bir kimyasal olan feromon sayesinde algılayabiliyorlar.

Su altında korkan ve stres altında bulunan dalgıçların salgıları incelendiğinde, bu salgının kokusunu farkında olmadan aldığımız ve dolayısıyla karşımızdakinin korktuğunu düşündüğümüz açıklandı.

24 Nisan 2011 Pazar

İnsanlar bağırsak gruplarına ayrılabilir

Bilim adamları, insanların kan gruplarına benzer bir şekilde ‘bağırsak grupları’ açısından da sınıflandırılabileceğini ve bu buluşun birçok hastalığın tedavisinde çığır açabileceğini ortaya çıkardı.

Almanya’daki Avrupa Moleküler Biyoloji Labaratuvarı’nda yapılan araştırmaya göre, insan bağırsakları ırk, yeme alışkanlıkları, kilo, yaş veya sağlık durumundan bağımsız olarak üç farklı türe ayrılıyor.