Translate

İzleyiciler

genetic etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
genetic etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Haziran 2011 Pazartesi

Yaşam uzaydan mı geldi?

Göktaşı üzerinde yapılan analizler Dünya'daki yaşamın uzaydan kaynaklandığını gösteriyor.
11 yıl önce Kanada'ya düşen meteorun parçaları, yaşamın yapıtaşlarının uzaydan geldiğine dair güçlü kanıtlar sunuyor.

Britanya Kolombiyası'ndaki Tagish Gölü'ne düşen kaya parçalarında bir organik karışımına rastlandı. Bu bileşimler, amino asit ve monokarbokslik asitler içeriyor. Bunlar, Dünya üzerindeki ilk basit hayat formlarının evrimi açısından temel önem taşıyan moleküller.

14 Mayıs 2011 Cumartesi

Kadınların biyolojik saatinin erkeklerinkinden daha hızlı ilerlediği ortaya çıktı.

Kadınların biyolojik saatinin erkeklerinkinden daha hızlı ilerlediği ortaya çıktı.

Uyanıklık-uyku, kalp-damar, sindirim, bağışıklık sistemleri, bazı hormonların salgılanması gibi önemli biyolojik faaliyetleri kontrol eden biyolojik saatin hızının cinslerde aynı olmadığını belirten bilimadamları, saat bilgisi verilmeyen ve bu bilgiye ulaşma imkanı olmayan bir ortamda 18 ila 74 yaşlarında 52 kadın ve 105 erkeğin biyolojik saatinin ilerleyiş hızını 2 ila 6 hafta inceledi.

24 Nisan 2011 Pazar

DNA örneğinden mükemmel eş!

Biyoloji öğrencilerinin verdiği çöpçatanlık hizmeti sayesinde en uygun partner genetik özelliklere bakılarak bulunuyor.

Almanya'da kurulan bir çöpçatanlık şirketi, başvuranlar için en uyumlu genetiğe sahip adayları buluyor. Mühih'te biyoloji öğrencileri tarafından verilen Gmatch hizmeti, kişilerin DNA örneklerini alarak, gen havuzlarında en uygun partneri arıyor.

17 Nisan 2011 Pazar

İlk dil Afrika kıtasında ortaya çıktı

Yeni Zelandalı bir araştırmacı, dünyadaki dilleri en küçük yapı taşı olan fonemlere ayırarak, ilk dilin Afrika kıtasında ortaya çıktığı sonucuna vardı.

Science dergisinde yayımlanan yeni bir araştırmada, bugün bildiğimiz anlamda insan dillerinin ilk kez Güney Afrika’da ortaya çıktığı ve oradan dünya geneline yayıldığı sonucuna varıldı.
Washington Post’ta yer alan habere göre, Yeni Zelanda’da bulunan Auckland Üniversitesi’nden araştırmacı Quentin Atkinson, 504 dili, en küçük yapı taşı olan “fonem”lere ayırarak dillerin kökeninin nereden geldiğini inceledi.
Daha sonra dünya genelindeki dillerde bu fonemlerin ne sıklıkla kullanıldığına bakan Atkinson, bir halk Afrika’dan ne kadar uzaklaşırsa, dilinde o kadar az fonem bulunduğunu keşfetti.
Atkinson’a göre, Güney Amerika ve Pasifik Adaları’ndaki diller en az sayıda foneme sahipken, en fazla sayıda foneme sahip olan diller ise Afrika dilleri oldu.
NE KADAR YAKIN O KADAR FONEM

İnsan toplulukları Afrika’dan ayrıldıkça dillerindeki fonem sayısı da azalıyor. Her göçte fonem kaybı bir aşama daha ilerliyor. Bu durum insanların genetik yapılarındaki değişimle aynı mantıkta çalışıyor.
Buna göre, insanlığın doğum yeri olarak görülen Afrika kıtasından uzaklaştıkça, bireylerin genetik yapıları arasındaki küçük farklıkların sayısı azalıyor.
Atkinson’ın araştırmasını sıra dışı yapan şey dilin geçmişini inceliyor olması. New York Times’ın konuyla ilgili haberine göre, dünyanın en eski dili 50 bin yaşında, bu da insanlığın Afrika’da ortaya çıkıp dünyaya yayılışıyla ilgili çerçeveye uygun bir tespit.
Ancak haberde kelimelerin çok hızlı evrimleşmesi dolayısıyla, dil bilimcilerin 10 bin yaşın üzerinde olduğu iddia edilen dillere şüpheyle yaklaştığı ifade edildi.
DNA ZİNCİRİ GİBİ

Atkinson araştırmasında “DNA dizileri temel alınarak gen haritası oluşturulması için kullanılan gelişmiş istatistiksel metotlar”dan faydalandı.
Bazı bilim insanları tarafından şüpheyle karşılansa da bu metotların insan dilinin bilinmeyenlerinin ortaya çıkarılması için önemli olduğu belirtiliyor. Ohio Üniversitesi’nden dil bilimci Brian D. Joseph, “Bazıları bu bulguları reddedecektir ama bence bu araştırmayı ciddiye almalıyız” dedi.

19 Kasım 2010 Cuma

Buğday üzerine genetik araştırmalar

Gıda fiyatları dünyanın ana tarım bölgelerindeki kötü hava şartları nedeniyle son aylarda artıyor.

Uzmanlar iklim değişikliğine bağlı olarak sert hava koşullarının devam edeceğini tahmin ediyor. Bu arada araştırmacılar giderek artan dünya nüfusunu beslemek için yeni yöntemler geliştirmeye çalışıyor. Bu yöntemlerden biri moleküler biyolojiden yararlanıyor.
Maryland Üniversitesi’ndeki serada araştırmacılar yeni nesil buğday üretiyor. Amaçları Maryland eyaletindeki çiftçilerin geçen yılki buğday rekoltesinin yarısına zarar veren bir hastalıkla başa çıkmalarını sağlamak.

Akdenizli köpek balıklarının kökeni

Bugüne kadar Akdeniz'deki beyaz köpek balıklarının atalarının Atlantik Okyanusu'ndaki akrabaları olduğu sanılıyordu.
Ancak İskoçya'daki Aberdeen Üniversitesi'nden bilim adamları, iki cinsin DNA özelliklerinin birbirinden çok farklı olduğunu ortaya çıkardı.
Proceedings of the Royal Society adlı dergide yayınlanan çalışmaya göre beyaz köpek balıkları, aslında Avustralya ve Yeni Zelanda açıklarındaki köpek balıkları ile akraba.
Bilim adamlarına göre bu akrabalık 450 bin yıl öncesine uzanıyor.

18 Kasım 2010 Perşembe

Kızılderililer bin yıl önce Avrupa’ya gelmiş

Yapılan bir genetik araştırma Amerikan yerlilerinin Colomb’un Yeni Dünya’ya ayak basmasından beş yüz yıl önce Avrupa’ya geldiğini ortaya çıkardı.

Uzun yıllar boyunca Christoph Colomb’un Amerika’ya giden ilk Avrupalı olduğu düşünüldü. Ancak yapılan son arkeolojik araştırmalar Vikinkler’in Colomb’dan çok daha önce, 10’uncu yüzyılda Kuzey Amerika’ya gittiğini ortaya çıkardı.