Translate

İzleyiciler

science etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
science etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Mayıs 2011 Pazar

Sinek yiyerek enerjilerini üretecekler! (Video)

Bilimadamları, mikrobiyal yakıt pilleri kullanan, sinek ya da başka canlıları avlayarak enerjilerini üreten robotlar için uğraşıyor.

Organik maddelerin mikroorganizmalar tarafından sindirilmesiyle ortaya çıkan enerjiyi saklayan mikrobiyal yakıt pilleri şimdi de robotlarda kullanılacak.
İngiltere’de bilimadamları, avladığı sineklerle enerjisini üreten bir saat yaptılar bile.
Ancak enerji için sinek gibi canlıların öldürülmesi tartışmaları da beraberinde getirdi.

14 Mayıs 2011 Cumartesi

Kadınların biyolojik saatinin erkeklerinkinden daha hızlı ilerlediği ortaya çıktı.

Kadınların biyolojik saatinin erkeklerinkinden daha hızlı ilerlediği ortaya çıktı.

Uyanıklık-uyku, kalp-damar, sindirim, bağışıklık sistemleri, bazı hormonların salgılanması gibi önemli biyolojik faaliyetleri kontrol eden biyolojik saatin hızının cinslerde aynı olmadığını belirten bilimadamları, saat bilgisi verilmeyen ve bu bilgiye ulaşma imkanı olmayan bir ortamda 18 ila 74 yaşlarında 52 kadın ve 105 erkeğin biyolojik saatinin ilerleyiş hızını 2 ila 6 hafta inceledi.

Dünya'nın etrafında dönen garip küre!

35 yıldır etrafımızda dönen bir garip küre...

Bu garip küre tam 35 yıldır Dünya'nın etrafında dönüp duruyor. Görevi ise oldukça ilginç...


Özellikle kara yoluyla yaptığınız yolculuklarda bir şehir sınırından içeri girerken o şehrin nüfusu, rakımı gibi bilgilerinin tabelalarda yer aldığını görmüşsünüzdür. Peki böyle bir tabelanın Dünya'mız için de olduğunu biliyor muydunuz?
Resimde görmüş olduğunuz silisli cam ergiyiğinden yapılmış 426 adet küp köşeli yansıtıcıdan oluşan kürenin adı LAGEOS. 1976 yılında beri Dünya'nın yörüngesinde dönen LAGEOS'un içerisinde yer küre hakkında birçok bilgi bulunuyor.

5 Mayıs 2011 Perşembe

Dünyanın en küçük kamerası!

İsrailli bilim adamları, tıbbi müdahalelerde kullanılmak üzere 0,99 milimetre büyüklüğündeki dünyanın en küçük video kamerasını imal etti.

Tel Aviv merkezli sağlık teçhizatları firması Medigus'ta çalışan bilim ekibinin ürettiği kamera, ileri nanoteknoloji özellikleri içeriyor. Kibrit çöpünden daha ince olan ve büyük oranda silikondan oluşan cihaz, 45 bin piksel çözünürlük sağlayan 0,66 mm x 0,66 mm ölçülerinde bir sensor içeriyor.

Mağarada 25 bin yıllık resimler!

İspanya'nın kuzeyindeki bir mağarada, yaklaşık 25 bin yıl önce çizilmiş resimler bulundu.

İspanyol yetkililer, antik yerleşimlerle ilgili işaretler arayan arkeologlar tarafından tesadüfen bulunan mağara resimlerinin, tarih öncesi insanlar tarafından çizildiğini söylediler.
Mağaranın duvarına çizilmiş kırmızı renkteki at ve insan elleri resimlerinin, zaman içinde çok bozuldukları için fark edilmesinin zor olduğu ve Altamira Mağarası’ndaki resimlerle hemen hemen aynı zamanda çizildiği belirtildi.

Uzay aracı dawn, Vesta'ya yaklaşıyor!

Uzay aracı Dawn, 16 Temmuz'da yörüngesine ulaşacağı Güneş Sistemi'nin en büyük göktaşlarından Vesta'ya yaklaşmaya başladı.

Fırlatılmasının üzerinde 3,5 yıldan fazla zaman geçen Amerikan uzay aracı Dawn, 16 Temmuz'da yörüngesine ulaşacağı Güneş Sistemi'nin en büyük göktaşlarından (asteroid) Vesta'ya yaklaşmaya başladı.
Nasa'dan yapılan açıklamada, uzay aracının hedefinden 1,21 milyon km uzakta olduğu belirtilerek, Dawn ekibinin bu bilinmeyen toprakların haritasını çıkarmak için sabırsızlandığı kaydedildi.

İntihara teşebbüs riski saptanabilecek

Beynin ç ekilen MR görüntüleriyle kişinin intihar teşebbüs riski belirlenecek.

Beynin iki lobunu birbirine bağlayan küçük bir bölümün "zayıflamasının" intihar eylemlerinin kaynağı olabileceği, MR ile iintihara teşebbüs riskinin belirlenebileceği iddia edildi.
Fransız ve Avustralyalı bilimadamlarının yaptığı araştırmaya, 21'i en az bir kere intihara teşebbüs etmiş, 180'i depresif, 65 yaş ve üzerindeki 435 kişi katıldı.
MR, iki lobun arasındaki "korpus kallosum" bölümünün intihara teşebbüs edenlerde daha küçük olduğunu gösterdi.

Kuş büyüklüğünde karınca!

ABD'de bilim insanları dev bir karıncanın fosilleşmiş kalıntılarını buldu.
Yaklaşık 5 santimetre uzunluğundaki karınca şişkin kuyruk kısmıyla dikkat çekiyor.
Bundan yaklaşık 50 milyon yıl önce yaşamış olduğu düşünülen karınca, bugüne değin rastlanılan en büyük karınca türlerinden biri.
Fosil, Wyoming eyaletinde eskiden göl olan bir yüzeyin altında keşfedildi.

1 Mayıs 2011 Pazar

Bu meslekler stres saçıyor

Bir meslekte strese yol açabilecek 11 faktör baz alınarak 2011 yılının en stresli meslekleri sıralandı.

CareerCast.com internet sitesi tarafından yapılan en stresli meslekler araştırmasına göre pilotluk başı çekiyor.
Bir meslekte strese yol açabileek 11 faktörün baz alınarak en stresli 10 meslek ortaya kondu. İş yerinde strese yol açan faktörleri, çalışma ortamı, rekabet, fiziksel ihtiyaçlar, işi belli sürede bitirme zorunluluğu ve mesleğin büyüme potansiyeli oluşturuyor.
10. Emlakçı
Yavaş büyüyen emlak piyasası, emlakçıların daha fazla strese girmesine yol açıyor. Gelirlerinin komisyon odaklı olması, satışlardaki belirsizlik, uzun çalışma saatleri gibi faktörler emlakçıların stres katsayısını arttırıyor.
9. Acil yardım çalışanı

30 Nisan 2011 Cumartesi

Kök hücre araştırmasının önü açıldı

ABD'de bir temyiz mahkemesi, insan embriyonundan elde edilen kök hücre araştırmalarının vergi gelirleriyle finanse edilmesini yasaklayan bir alt mahkemenin kararını bozarak, Başkan Barack Obama yönetiminin de desteklediği araştırmalara onay verdi.

29 Nisan 2011 Cuma

Korkunun kokusunu alabiliyoruz!

Romanların klişelerinden biri olan “korkunun kokusu” bilimsel olarak kanıtlandı.

Yapılan bir araştırmaya göre insanlar, karşısındakinin stres altında olduğunu ya da korktuğunu vücutlarının salgıladığı bir kimyasal olan feromon sayesinde algılayabiliyorlar.

Su altında korkan ve stres altında bulunan dalgıçların salgıları incelendiğinde, bu salgının kokusunu farkında olmadan aldığımız ve dolayısıyla karşımızdakinin korktuğunu düşündüğümüz açıklandı.

27 Nisan 2011 Çarşamba

'Kanal İstanbul' adı İnternette kapışıldı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, "çılgın projem" olarak projenin adının 'Kanal İstanbul' olarak açıklanmasından kısa bir süre sonra projenin adı internette kapışıldı.

Şimdiden satılan isimlerden bazıları; kanalistanbul.com, kanalistanbul.net, kanalistanbul.tv, kanalistanbul.mobi, kanalistanbul.biz, kanalistanbul.org, kanalistanbul.us ve kanalistanbul.info.

25 Nisan 2011 Pazartesi

Tekerlekleri patatesten, direksiyonu havuçtan

Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, İngiltere’de Warwick Üniversitesi’nin İnovasyon Merkezi’nde farklı bir deneyim yaşadı. Ergün, bu merkezde geliştirilen ilk organik yarış aracını test etti.

SANAYİ ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, İngiltere’de Warwick Üniversitesi’nin İnovasyon Merkezi’nde dünyanın ilk ‘organik yarış arabası’nı test etti. Ergün, “Bu aracın tekeri patatesten, direksiyonu havuçtan, gövdesi çimen saplarından, yakıtı kakao çekirdeklerinden oluşuyor. Bu ürünlerin fabrikalardan atıkları alınıyor ve otomobile dönüştürülüyor. Gerçekten de üzerinde çalışılması gereken bir proje” dedi.
İlk organik araç

Arabadaki çizik ışınla silinecek

Amerikalı ve İsviçreli bilim insanları, otomobil boyalarını ve dolayısıyla çizikleri tarihten silecek bir çalışmaya imza attı.

Araştırmada, otomobillerde kullanılan plastik boyaların silinen veya çizilen yerlerinin, ultraviyole (morötesi) ışınlara tutulduğunda aktive olarak kendi kendisini onarması sağlandı.

24 Nisan 2011 Pazar

İnsanlar bağırsak gruplarına ayrılabilir

Bilim adamları, insanların kan gruplarına benzer bir şekilde ‘bağırsak grupları’ açısından da sınıflandırılabileceğini ve bu buluşun birçok hastalığın tedavisinde çığır açabileceğini ortaya çıkardı.

Almanya’daki Avrupa Moleküler Biyoloji Labaratuvarı’nda yapılan araştırmaya göre, insan bağırsakları ırk, yeme alışkanlıkları, kilo, yaş veya sağlık durumundan bağımsız olarak üç farklı türe ayrılıyor.

DNA örneğinden mükemmel eş!

Biyoloji öğrencilerinin verdiği çöpçatanlık hizmeti sayesinde en uygun partner genetik özelliklere bakılarak bulunuyor.

Almanya'da kurulan bir çöpçatanlık şirketi, başvuranlar için en uyumlu genetiğe sahip adayları buluyor. Mühih'te biyoloji öğrencileri tarafından verilen Gmatch hizmeti, kişilerin DNA örneklerini alarak, gen havuzlarında en uygun partneri arıyor.

Daha önce görülmemiş galaksiler, artık parmağınızın ucunda

Daha önce görülmemiş galaksiler, artık parmağınızın ucunda...

Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) galaksilere, yıldızlara ve asteroitlere ait daha önce görülmemiş binlerce fotoğrafı internetten yayınladı.
Muazzam galeri, internet bağlantısı olan herkese açık. Fotoğraflar, NASA'nın yüksek teknolojiyi haritalama teleskopu ile çekildi. Teleskop, evrenin iki buçuk milyon fotoğrafını çekti, bunlar arasında Mars ve Jüpiter arasında süzülen 33 bin yeni asteroit ve 20 kuyrukluyıldız da bulunuyor.
2009'dan beri, yaklaşık 230 milyon Euro'luk kızıl ötesi teleskop WISE, kainatı şimdiye dek uzaya konuşlandırılmış en gelişmiş kameralarla tarıyor. WISE'ın lensleri, tozlu, soğuk ve uzak gökcisimlerini bulabilecek özelliklere sahip olduğundan, normal teleskoplardan farklı.


Fotoğraflar için tıklayın

Uçan robottan şok görüntüler! (Video)

ABD'nin bölgeye gönderdiği uzaktan kumandalı uçan robot 'T-Hawk' santraldeki tüm dehşeti gözler önüne seriyor.



Japonya'yı 11 Mart'ta vuran deprem ve tsunami felaketinin ardından Fukuşima Nükleer Santrali'nde yaşanan büyük yıkım, ABD'nin bölgeye gönderdiği uzaktan kumandalı uçan robot 'T-Hawk' tarafından görüntülendi.
Robot, santralde meydana gelen kazanın boyutlarını ve enkazın durumunu çarpıcı bir şekilde gözler önüne serdi.

22 Nisan 2011 Cuma

İşte 2100’de yaşam!

2100 yılında insanoğlunu nasıl bir geleceğin beklediğini anlatan Amerikalı bilim insanları; insanların ölene kadar 30’lu yaşlarında kalacağını ve birçok sektörde de robotların iş gücünde kullanılacağını tasvir ediyor

ABD’li fizikçi Michio Kakui, 300 bilim insanı ile görüşerek yazdığı “Geleceğin Fiziği” adlı kitapta 2100 yılında insanlığı nasıl bir geleceğin beklediğini anlattı.

Bilim insanları 2100’deki dünyayı şöyle tasvir ettiler:

- Yaşlanma genleri keşfedilecek ve yaşlanma 30’lu yaşlarda durdurulacak.,

17 Nisan 2011 Pazar

İlk dil Afrika kıtasında ortaya çıktı

Yeni Zelandalı bir araştırmacı, dünyadaki dilleri en küçük yapı taşı olan fonemlere ayırarak, ilk dilin Afrika kıtasında ortaya çıktığı sonucuna vardı.

Science dergisinde yayımlanan yeni bir araştırmada, bugün bildiğimiz anlamda insan dillerinin ilk kez Güney Afrika’da ortaya çıktığı ve oradan dünya geneline yayıldığı sonucuna varıldı.
Washington Post’ta yer alan habere göre, Yeni Zelanda’da bulunan Auckland Üniversitesi’nden araştırmacı Quentin Atkinson, 504 dili, en küçük yapı taşı olan “fonem”lere ayırarak dillerin kökeninin nereden geldiğini inceledi.
Daha sonra dünya genelindeki dillerde bu fonemlerin ne sıklıkla kullanıldığına bakan Atkinson, bir halk Afrika’dan ne kadar uzaklaşırsa, dilinde o kadar az fonem bulunduğunu keşfetti.
Atkinson’a göre, Güney Amerika ve Pasifik Adaları’ndaki diller en az sayıda foneme sahipken, en fazla sayıda foneme sahip olan diller ise Afrika dilleri oldu.
NE KADAR YAKIN O KADAR FONEM

İnsan toplulukları Afrika’dan ayrıldıkça dillerindeki fonem sayısı da azalıyor. Her göçte fonem kaybı bir aşama daha ilerliyor. Bu durum insanların genetik yapılarındaki değişimle aynı mantıkta çalışıyor.
Buna göre, insanlığın doğum yeri olarak görülen Afrika kıtasından uzaklaştıkça, bireylerin genetik yapıları arasındaki küçük farklıkların sayısı azalıyor.
Atkinson’ın araştırmasını sıra dışı yapan şey dilin geçmişini inceliyor olması. New York Times’ın konuyla ilgili haberine göre, dünyanın en eski dili 50 bin yaşında, bu da insanlığın Afrika’da ortaya çıkıp dünyaya yayılışıyla ilgili çerçeveye uygun bir tespit.
Ancak haberde kelimelerin çok hızlı evrimleşmesi dolayısıyla, dil bilimcilerin 10 bin yaşın üzerinde olduğu iddia edilen dillere şüpheyle yaklaştığı ifade edildi.
DNA ZİNCİRİ GİBİ

Atkinson araştırmasında “DNA dizileri temel alınarak gen haritası oluşturulması için kullanılan gelişmiş istatistiksel metotlar”dan faydalandı.
Bazı bilim insanları tarafından şüpheyle karşılansa da bu metotların insan dilinin bilinmeyenlerinin ortaya çıkarılması için önemli olduğu belirtiliyor. Ohio Üniversitesi’nden dil bilimci Brian D. Joseph, “Bazıları bu bulguları reddedecektir ama bence bu araştırmayı ciddiye almalıyız” dedi.