Doğa, bize her gün mucizelerini sessizce sergiler. Güneş ışınlarının bir su birikintisinde kırılıp gökkuşağına dönüşmesi ya da bir bardak suyun içindeki pipetin bükülmüş gibi görünmesi, hepimizin aşina olduğu ama belki de üzerinde pek durmadığı anlardır. İşte bu büyüleyici olayların ardında, fizik dünyasının zarif kurallarından biri yatar: Snell Yasası.
Snell Yasası, ışığın bir ortamdan başka bir ortama geçerken nasıl davrandığını açıklayan temel bir ilkedir. 17. yüzyılda Hollandalı matematikçi ve astronom Willebrord Snellius tarafından formüle edilen bu yasa, ışığın kırılma (refraksiyon) davranışını matematiksel bir kesinlikle tanımlar. Yasa, basitçe şunu söyler: Işığın bir ortamdan diğerine geçerken izlediği yol, giriş açısı ve ortamların optik yoğunluklarıyla (kırılma indisleriyle) ilişkilidir. Matematiksel ifadesi ise şöyle olur:
n₁ * sin(θ₁) = n₂ * sin(θ₂)
Burada n₁ ve n₂, sırasıyla birinci ve ikinci ortamın kırılma indislerini, θ₁ ışığın birinci ortamdaki geliş açısını, θ₂ ise ikinci ortamdaki kırılma açısını temsil eder. Bu denklem,